CHP’de 28 Mayıs seçimlerinin akabinde yaşanan “değişim” tartışmasına Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakınındaki isimlerden Bülent Tezcan da katıldı.
Tezcan BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamalarda, “Değişim evvel liderlik değişimiyle başlar. Zira bü- yük değişimler liderlik değişimiyle başlamıştır” açıklaması yapmıştı.
Bu sefer de Tezcan, Sözcü gazetesi müellifi Aytunç Erkin’e konuştu. Bülent Tezcan, “Kadro hareketi değerli. Yeni periyotta yenilenmek için takım hareketi gerekiyor. Bu illa parti içinde idarede yer almanızı gerektirmiyor. Herkes dayanak olur! Kıymetli olan yeni isimleri, dışarıda kalan birikimli takımları sürecin içine çekebilecek heyecanı yaratmak” dedi.
“Dün Bülent Tezcan’ı aradım ve kurduğu birinci cümle şu oldu: ‘Samimi bir özeleştiri ve samimi bir değişime muhtaçlık var. Hesaplaşmadan çok yenilenmeye muhtaçlık var. Bunu yaparken de kendimizi başka tutarak değil. Topyekun önünü açmak gerekiyor'” ifadelerini kullanan Aytunç Erkin, köşesinde şu satırlara yer verdi:
Bu süreçte Kemal Bey’le görüştünüz mü?
Seçim sonrasındaki süreç- te, istifa etmeden evvelki birinci MYK’da, seçimin kaybıyla ilgili niyetlerimi aktardım. Lakin gelinen noktada ‘Siz bırakın’ sıkıntısını yüz yüze konuşmadık. Bu yüz yüze konuşulacak sıkıntı değil samimi bir kıymetlendirme yapılması gerekiyor. Benim beklediğim sayın genel baş- kanın bırakmasıydı. Fakat birinci andan itibaren hem medyaya hem partiye verdiği bildiriler gitmemek üzerine konseyiydi. Bu da hakikat değil. Görüş- medik fakat belirli konseylerde fikirlerimi söyledim. Şunu ekleyeyim: ‘Siz istifa edin, bırakın’ kelamını seçim sonrası MYK’da söyleme- dim. Nerelerde yanılgı yaptık üzerine konuştum. Yalnızca genel liderin değil hepimi- zin yanlışları üzerine yapılan tespitlerdi.
Nerelerde hata yaptınız ve seçimi kaybettiniz?
Bayramdan sonra seçim sürecini tek tek anlatmakta yarar var. Farklı bir konuşmayı uygun buluyorum. Bugün değişim vurgusunun öne çıkması daha hakikat. Bunu gölgelememek gerekiyor. Önemli önemli bunu konuşa- lım. Üç husus saydım: Kısa vadede yapacağımız iş, liderlik değişimi. Fevkalâde kurultay bir seçenekti, olmadı. Olağan kurultay takvimi başladı. Önümüzde lokal seçimler var. Ekim sonuna kadar kurultayı tamamlayıp kısa vadede lider- lik, liderlik değişimi ve seçim muhasebesini bitirmemiz lazım. Orta vadede yapmamız gereken lokal seçimlere hazır- lık. 31 Mart 2024’e kadar olan süreç orta vade. Seçim hazırlığını yapıp, “Yerel seçimlerde nasıl yapacağız?”, “İttifak yapacak mıyız, yap- mayacak mıyız?”, “Adaylarımız kim olacak?”. Buraya odaklanmamız lazım. Üçüncü kademe da bir sonraki Olağan kurultay. Bu olağan kurultay bittikten sonraki iki yıllık dö- nemde, bir sonraki olağan ku- rultaya kadar da uzun vadede partinin yapısal dönüşümünü suhuletle sağlamamız lazım.
Yani; başkan değişimi ve kad- rosunun yenilenmesi, lokal seçimler, ondan sonra yapısal olarak değişim.
BEKLENEN O GECE İSTİFAYDI
Kılıçdaroğlu’nun seçim gecesi bırakması gerektiğini söylediniz.
Seçim bittiği gün bekledi- ğim de oydu: Kemal Bey’in “Bütün seçmene, partiye teşekkür ediyorum. Buraya kadar getirdik. Bundan sonra toplumun muhtaçlığı yeni bir takım görmektir. Ben inanılmaz kurultayı topluyorum, yeni devirde aday olmuyorum. Bu değişimi koordine edeceğim. (Birisini getireceğim değil) Değişime lider olacağım” demesini beklerdik. Lakin şaşırtan biçimde önce yerel seçimi gaye gös- terdi sonra da gerekirse 16’lı masa kuracağını söyleyerek çok uzun vadeli bir siyaset planlaması yaptığını anlattı. Buradan partiye, Türkiye’deki toplumsal demokrasiye olumlu sonuç beklemek güç. Değişim bu türlü olmaz.
Değişim daveti yapan Ekrem İmamoğlu’yla görüştünüz mü?
Hepsiyle görüşüyorum. Bu söylediklerim Ekrem Bey’e bağlı açıklamalar değil. Bütün partili arkadaşlarla görüşüyoruz. Lakin asıl görüşme bundan sonra. Her bölümün birbiriyle görüşmesi gerekiyor.
Her kesim derken, kimleri kastediyorsunuz?
Parti içinde her kesim görüşmeli. Büyük bir soğukkanlılıkla süreci değerlendirmesi lazım. Sağlıklı bir halde değişimin önünün açılması kıymetli. Her şeyden evvel suçlama psikolojisinden herkesin kurtulması lazım. Birilerini suçlamaya başladığın an başkası de kendisini müdafaa refleksi içine giriyor. Herkes rasyonaliteyi kaybediyor.
Birincisi; hepimiz masaya oturalım ve bu değişimi sağlamadan biz bir daha seçmenin önüne çıkamayız. İkincisi; işin bundan sonrasına ait, değişim, kimsenin makamını, konumunu, koltuğunu garanti edecek halde tasarlanmamalı. Ben de dahil. Yoksa bizi zehirleyen bu! Değişimi yapalım lakin ben kendi koltuğumu koruyayım! Bu hakikat değil. Genel lider da bu türlü düşünmemeli, bu süreci yürütecek takımlar da bu türlü düşünmemeli. Tek bir amaç var: O da iktidar koltuğu ve onu da kolektif akılla yürütebilirsin.
DEĞİŞİM TAKIM HAREKETİYLE OLUR
Kolektif akılı açar mısınız?
Kadro hareketi değerli. Yeni periyotta yenilenmek için takım hareketi gerekiyor. Bu illa parti içinde idarede yer almanızı gerektirmiyor.
Herkes dayanak olur! Kıymetli olan yeni isimleri, dışarıda kalan birikimli takımları sürecin içine çekebilecek heyecanı yaratmak. Bunu yapamazsanız değişim yalnızca sihirli bir söze dönüşür. Bu türlü olursa, değişimin önündeki engellere parti emanet edilmiş olur. Partinin alışkanlıkları vardır ve bu alışkanlıklar da değişimin içindeki en büyük manidir. Alışkanlıkları da mevcut liderlik takımı temsil ediyor. Genel lider dahil olmak üzere bizlere düşen vazife, yeni liderlik takımının değişimin içindeki en büyük manidir. Alışkanlıkları da mevcut liderlik takımı temsil ediyor. Genel lider dahil olmak üzere bizlere düşen vazife, yeni liderlik takımının oluşmasına omuz vermektir.
Partide çok değerli takımlar var ve dönüşümün motoru da bu takım hareketi olmalı.